Sırbistan, vizesiz gidilebilecek ülkelerden biri. Şuna dikkat etmelisiniz, seyahatinizden önce Kosova’ya girmemiş olmalısınız yani pasaportunuzdaki en son çıkış Kosova olmamalı. Sırbistan, Kosova’yı resmen tanımadığı için giriş yapılamıyor.
Bu kısa bilgiden sonra, Sırbistan seyahatimize geçebiliriz. İstanbul’dan Atlas hava yolları ile seyahatimize başladık. Perşembe gidip Pazar günü dönebilirsiniz. Belgrad’ı gezmek için yeterli bir süre diyebilirim.
Belgrad, Yugoslavya’nın başkenti ve şaşalı dönemin en büyük şehri olarak hala kendini hissettiriyor. Osmanlı’dan kalma az da olsa eser var. Özellikle Kale Meydan bölgesinde Damat Ali Paşa’nın türbesi ve paşalarımızın konak olarak kullandığı Paşa Konağı ile Bayraklı Cami başta gelen eserlerimiz.
Biz gezimize Bayraklı Cami ile başladık. Burası Belgrad’da hala ibadete açık olan tek camiymiş.
Cami’den çıktıktan sonra buraya çok yakın, açık alanı da olan bir kafe var. Dilerseniz bir kahve molası verebilirsiniz. Bu arada, Sırbistan’da kapalı alanlarda sigara içmek serbest. Bazı mekanlarda, sigara içilen masalar ayrı. Buna dikkat etmeniz gerekebilir.
Tarihi mekanlara doğru yol almak isterseniz, Kale Meydan adıyla anılan yer ile başlayabilirsiniz.
Damat Ali Paşa Türbesi, Paşa Konağı, Saat Kulesi, Zindan Kapı gibi eserler burda. Burda epey zaman geçirebilirsiniz, eğer tarihi yerleri gezmeyi seviyorsanız.
Bu kadar tarih yeter dedikten sonra biz şehrin mecburiyet caddesine doğru yol aldık. Kneza Caddesi’nde yeme içme mekanları yanısıra alışveriş mağazaları da yer alıyor.Amacımız bu caddeyi de görmek olduğu için uğradık.
Tarihi alanlarda gezerken yorulduğumuz için yol üstünde bir mekana oturduk. Kahvesi güzeldi.
İlk gün epey yorucu geçti. Konaklayacağımız otele geçtik. Otel merkeze biraz mesafeli, yeni bir oteldi. Fiyatlar da makuldü.
Biz işlerimiz için gittiğimiz kısa gezimizde bu tarihi eserlerimizi ziyaret ettik. Ancak ben bu geziye özel, özel yemekler yiyebileceğiniz yerlerden bahsetmek de istedim. Her ne kadar gurme olmasam da, iyi yemek kendini belli ediyor. Şansıma yanımda Boşnak arkadaşlarımın olması, en güzel tadlara şahit olmama imkan sağladı.
Eğer akşam yemeğinde içkili bir mekan tercih ederseniz, bizdeki meyhane havasını bulabileceğiniz yerler var. Avrupa’da pek bulunmayan meyhane, Yunanistan’dan sonra en benzer haliyle Belgrad’da karşımıza çıktı. Skadarska caddesi ya da bölgesi diye anılan yerde birçok meyhane bulabilirsiniz. Tri Şaşira, özellikle tavsiye edebileceğim yerlerden. Ancak gitmeden 10 gün önce rezervasyon yapmanız gerekebiliyor. Kapıdan gidip gireyim derseniz, şansınızı bile denemeyin derim. Kuru et, domates ezmesi sosu, kızarmış biber (çok acı), kaymak, kuru et ve biftek harika. Denemelisiniz. Rakı sevenler için, birçok meyve alternatifi ile sunulan ve tekila gibi shot şeklinde içilen rakılar var. Deneyebilirsiniz.
Ertesi gün öğle yemeğinde, bölge ile alakası olmayan bir yemek yedik. Sushi. Ne alaka derseniz, tamamen öneri. Arkadaşlarımdan birisi, ünlü bir aşçının açtığı sushiciye bizi götürdü. Her çeşitten karışık bir sushi söyledi. Oldukça iyiydi. Yolunuz düşerse neden olmasın. Mekanın adı Play Sushi.Türkleri ve Türkiye’yi seven bir aşçısı var. Zaten oldukça küçük bir yer. Türkiye’den geldiğinizi söylerseniz, size merhaba diyebilir 🙂
Akşam yemeği için Saraybosna mutfağından bir alternatif geliyor. Şehirde sanırım şuan yedincisi açılmış olan bir zincir restorana gidiyoruz. Walter Sarajevski Cevap. Köftesi çok iyi. Mutlaka gitmelisiniz. Ben gittiğimiz şubeyi paylaşıyorum, siz başka yerdekine de gidebilirsiniz.
İşte bu gezi böyle yemeli içmeli geçti. Tam dönüşte, etli çorba içtiğimiz mekanı da paylaşıp Sırbistan seyahatini tamamlıyoruz. Yeni gezilere doğru yol alalım 🙂